halkalı escort,avrupa yakası escort,şişli escort,avcılar escort,esenyurt escort,beylikdüzü escort,mecidiyeköy escort,istanbul escort,şirinevler escort,avcılar escort
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
1960 yılında eşit yaşam ve özgürlük adına verilen bu mücadele, 61 yıl sonra günümüzde de devam etmektedir. Kadınların dünyanın her yerinde cinsiyete dayalı ayrımcılığa ve şiddete karşı mücadelesi sürmektedir. Günümüzde kadınlar, sadece kadın olmaları sebebiyle en temel insan hakkı olan yaşam hakları ihlal edilmekte; aile içinde ve kamusal alanda yaygın ve sürekli olarak ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktadırlar. Ne yazık ki kadınlar hala, hukuki, siyasi, ekonomik ve sosyal alanda eşitliğe sahip değillerdir.
Ülkemizde kadınlar maalesef sadece kadın olmaları sebebiyle öldürülüyor. Münevver Karabulut, Müzeyyen Boylu, Ceren Özdemir, Ceren Damar, Başak Cengiz, Emine Bulut ve niceleri…
Resmi olmayan verilere göre sadece bu yıl ülkemizde 350 kadın öldürüldü.
Biz hukukçular, kadının fiziksel bütünlüğüne, bireysel özgürlüğüne, temel insan haklarına yönelik her türlü şiddeti, “kadına yönelik şiddet” olarak nitelendiriyoruz. Kadınlar aile içinde, işyerinde, sokakta, otobüste, okulda taciz ve şiddete maruz kalmakta, bu olaylar her geçen gün artmaktadır. Kadınların kendi hayatlarına ilişkin kararları alması engellenmekte, yaşam alanı tanınmamakta ve kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi bir tarafa, çağdışı bir anlayışla kadına yönelik şiddet cezasız bırakılarak adeta teşvik edilmektedir.
Şiddetle asıl mücadelenin hedefi, kadını malı, kölesi gibi gören zihniyet olmalıdır. Şiddetin önlenebilmesi için öncelikle “toplumsal cinsiyet eşitsizliği”, ciddi bir sorun olarak ele alınmalıdır. Şiddetle mücadelenin ön koşulu bu olmalı ve sürdürülebilir mücadele planına ihtiyaç vardır. Bu açıdan, kararlı bir devlet politikasıyla “toplumsal cinsiyet eşitliği” için zihniyet değişikliğinin sağlanması gerekmektedir. Zihniyet değişmedikçe şiddeti, istismarı önlemek mümkün olmayacaktır.
Ülkemizdeki siyasi iradenin, zihniyet değişimini sağlayacak politikalar oluşturmadığı gibi, kadınların insan haklarını koruma altına alan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olması da, çağdaş dünyada utanç nedenimiz olmuştur. Yetmiyormuş gibi Türk Medeni Kanunu ile 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılacağı sık sık gündeme getirilmektedir. Laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması, toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı açıklamaların desteklenmesi, kadını özgür birey olarak görmeyen, kadının haklarını ve insanca yaşamını sınırlandıran zihniyeti besleyen politik uygulamalar vb. nedenlerle, kadınların şiddete maruz bırakılmasının önü açılmaktadır.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinin öncelikli koşulu Medeni Kanun başta olmak üzere 6284 sayılı kanunun gereklerinin yerine getirilmesi ve ayrıca Türkiye’de imzalandığı için “İstanbul Sözleşmesi” olarak adlandırılan sözleşmenin yeniden yürürlüğe konularak hükümlerinin uygulanmasıdır.
Bununla birlikte yasaların yapım ve uygulama aşamalarında devlet mutlaka barolarla işbirliği yapmalıdır. Eğitim sisteminden, medyanın her mecrasında kullanılan dile, kadının istihdamına kadar her alanda, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadele etmek, devletin temel politikası haline getirilmelidir. Çünkü kadınlar artık, “beylik laf” diye tabir edilen, etkisi kalmamış içi boş kürsü söylevlerine kanmamaktadır.
Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla, hukuksal ve toplumsal alanda etkin biçimde mücadele eden Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak diyoruz ki;
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, her gün olduğu gibi, kadınların Cumhuriyet, Anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmelerle elde ettiği kazanımları ihlal edecek veya ortadan kaldıracak düzenleme ve değişikliklerin karşısında olmaya devam edeceğiz.
Yasaların eksiksiz uygulanması konusunda tüm kamu kurum ve kuruluşlarının uygulamalarını takip etmeyi, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadeleyi sürdüreceğimizi kamuoyuna duyururuz.