Sara Bahar Okuyucu
  Güncelleme: 25-05-2022 23:51:00   25-05-2022 23:09:00

Haklı olmak...

Haklı olanı güçlü kılamadığımız için, güçlü olanı haklı kılıyoruz…
Zülfü Livaneli’nin ‘Serenad’ kitabında okumuştum bu cümleyi.
Defalarca okudum tekrar, tekrar…
Yaşarken gördüğüm, kimi zaman sadece seyrettiğim, bazen duyduğum, bazen kulaklarımı tıkadığım, aklımın, kalbimin, ruhumun, tüm benliğimin isyan etmek istediği ama çoğu zaman sessiz bir başkaldırı olarak boğazıma takılan, yutkunduğum ancak hazmedemediğim o kadar çok anı ifade ediyor ki bu cümle…
‘Haklı olmak’ değeri ederinden fazla olamayan hatta içi tamamen boşaltılmış, atıl bırakılmış bir kavram.
Ne kadar güçlü isen o kadar haklısın… Güç derken de öyle soyut bir kavramdan bahsetmiyorum, aksine olabildiğince somut elle tutulur… 
Şimdilerde güç sahip olduğunuz para, bindiğiniz araba, hatırı sayılır bir akraba, oturduğunuz koltuk…
Etrafımız o güçle sarhoş olmuş onlarca insanla dolu. Bir de o güce hizmet edenler var…
Kraldan çok kralcılar… Onlar mı? Onları anlatmaya cümle bulamıyorum, sanırım zorlamayacağım bu konuda kendimi. Beni anladığınızı düşünüyorum…
Hayatımız bu insanlara rağmen var olmaya çalışarak, haklıyken susmayı, eyvallah diyebilmeyi, daha iyisini yapabilecekken azıyla yetinmeyi, gördüklerine kör duyduklarına sağır olmayı, konuşacak sözlerini bir bir yutmayı öğrenerek geçiyor.
Hayat; adalet terazisinde haklılığın ağırlık yapmadığı, kefenin hep havada kaldığı gerçeğini sindirmeye çalışarak geçiyor.
Velhasıl geçiyor arkadaşlar, ömür geçiyor… 
Zayıflar için haklı olmak bir suçtur. Suçumuzun cezasını ödete ödete geçiyor…
Haklı olanı güçlü kılamadığımız için, güçlü olanı haklı kılarak geçiyor…

  Bu yazı 1635 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş