Sara Bahar Okuyucu
  21-01-2021 11:21:00

Asla asla deme

Hepimiz zaman zaman, belki de sıklıkla kullanıyoruz bu kelimeyi...

Ağız dolusu söylüyoruz...

Pek de emin bir halde hiç tereddütsüz...

Acaba demeden, şöyle bir dilimizi ısırmadan...

Net ve kararlı...

'ASLA'... Evet asla diyoruz...

Yarının ne getireceğini bilmeden...

Doğrularla yanlışların zaman mevhumunda değişkenlik gösterebileceğini hesaba katmadan...

Dostun düşman, düşmanların dost olabileceği ihtimalini göz ardı ederek...

İyilik ve kötülüğün kalpte gizli olduğu gerçeğine sırt dönerek...

'Asla' diyoruz...

Ve zaman sabırla akıp gidiyor...

Pusaya yatmış sinsi bir düşman gibi bekliyor hata yapışımızı, yanılışımızı izliyor...

Asla asla dememeyi öğrenişimizi, burnumuzun yere sürtüşünü...

Zamanı hafife alışımızın bedelini ödettiriyor bize...

İnsanın asla katı olmayacağını, esneklik göstermezse kırılacağını öğretiyor...

Zaman sabırlı bir öğretici...

Hayatta aslalara yer olmadığını, bazen geri adım atmanın hayat kurtarabileceğini, burnunun dikine giderken hiç beklemediğin bir anda duvara toslayacağını acıta acıta gösteriyor...

Ve insanoğlu asla dediği her şeyi yaptığını arkasını dönüp baktığında fark ediyor...

O yüzden yolu yarılayan insanlar konuşurken hep yutkunuyor, asla kelimesini söylemekten kaçınıyor...

Hayat garip bir oyun, karışık bir düzen, şımarık bir çocuk...

Bugün sana verdiklerini alıp yarın başkasına veriyor...

Öyle ki bazen kazandıkların kaybettiklerine değmiyor...

Hayat terazisi kafasına göre tartıyor...

Bir gün yukarıda ki kefeye koyuyor, ertesi gün yere çalıyor...

İşte bu yüzden hayat asla demeye gelmiyor...

Yarına bile çıkabileceğimiz muamma iken, beylik laflar etmeye de gerek yok...

Zamanın değişkenliği kabul etmek, dengede kalmayı başarabilmek lazım...

Asla yerine, belki demek, nasip demek...

Asla asla dememek lazım...

  Bu yazı 1576 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş