Onur Sezer Bakar
  Güncelleme: 13-04-2022 00:59:00   12-04-2022 23:14:00

Sürekli Başarı Hayal mi?

Merhaba. Burada yazmam istenince biraz tereddüt etsem de bu yeni oluşumda yer almanın keyifli olacağını düşündüm. Bundan sonra düşüncelerimi elimden geldiği kadar aktuelbursa’da dile getireceğim. Bu kısa girişten sonra asıl konumuza geçiş yapabiliriz. Herkesin bu konu hakkında bir fikri vardır elbette. Sonuçta futbolu teknik direktörden, basketbolu koçtan, yüzme vb sporları o branşın antrenöründen daha iyi bilen bir topluma sahibiz. Peki bu toplum böyle üst düzey bir bilgi birikimine sahipken neden ardı arkası kesilmeyen başarılar bir türlü gelemiyor? Takım sporlarında hep hakem mi kötü? Bireysel spor dallarında sistemler hep yanlış mı ölçüyor? Gelin, bu konuya biraz daha derin bakalım isterseniz…
Öncelikle ‘’değerler’’ açısından ele alalım. Çocuklarımıza yeter ki ezilmesin diye düşünerek vurmayı, ezmeyi, gruptaki üstün çocuk olmayı doğru bir şey gibi gösterir ya da bu duruma göz yumarsak büyüdüklerinde çalışarak başarı elde etmelerini beklememiz büyük haksızlık olur. Eğer ki okula yerleşmesinde, takıma girmesinde ‘’torpil’’ yolunu seçtiysek, çalışarak elde etmediklerinin değerini bilemeyecekleri için önüne sunulan dikensiz, yumuşak yolda bile yürüyemediklerinde şaşırmalı mıyız?
Çocukların daha iyi hale gelebilmeleri için öncelikle kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Çünkü onlar büyükleri model alırlar. Bu gerçeği kabullenemediğimiz için daha iyi nesillerin gelmesini erteliyoruz.
Şimdi gelelim ikinci kısıma. Fiziksel özelliklerimizin ve gelişimimizin belirli aşamaları vardır. Bunu aşağıdaki David L. Gallahue’ nin tablosunda basitleştirilmiş şekilde çok net görebilirsiniz.

Yıllardır çocuklarla çalışan birisi olarak gözlemlediğim en büyük sorun bu dönemlerin ve fazlarının pek de önemsenmediği. Özellikle temel hareketler döneminde yapılması gereken çoğu hareketten mahrum kalan çocuklara çok fazla rastlıyoruz. Dikkatli şekilde etrafınıza bakarsanız bunu rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Bu dönemin içindeki 5-6 yaş çocuklarda olması gereken özelliklere bir bakalım:
Dengede ileri-geri ve yanlara yürür, ip atlar gibi sıçrar, topa yön vererek zıplatır, iki elle top tutar, ip atlar, sopa ile topa vurur, paten kayar, iki tekerlekli bisiklete biner, kızak kayar, tek ayak üzerinde on saniye durur, barfiks pozisyonunda on saniye asılı durur, kalem tutar, büyük harfleri çizer, büyük resimleri sınırlarını taşırmadan boyar, kalemtıraş kullanır, resim keser, çekiçle çivi çakar, ismini yazar, koşarken yerden nesne alır, küçük harfleri bakarak çizer.
Çevrenizdeki çocukları düşünün. Beş-altı yaşındaki çocukların kaçı bunları sorunsuz yerine getirebiliyor? Kendimizi hareketsizleştirdiğimiz gibi çocuklarımızı da hareketsizleştirdik. Yukarıda da bahsettiğim gibi onlara ne sunarsak sunalım önce bizi örnek alacaklardır; sonrasında da çevredekileri. Bu nedenle bir an önce harekete geçmeliyiz. Kalkıp hareket edelim, okuyalım, araştıralım, dürüst olmaya özen gösterelim; hırsızlığa, kayırmaya, şiddet sergileyene tepki gösterelim. Aksi durumda sporda başarı beklemek hayalden ötesi olmayacak. Yazıyı Mustafa Kemal Atatürk’ ün konumuzla örtüşen önemli cümleleri ile noktalıyorum:
‘’Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılamaz. İdrak ve zekâ, ahlâk da bu işe yardım eder. Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zekâ ve kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim.’’

  Bu yazı 1223 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş