Mustafa Yanık
  Güncelleme: 13-06-2022 19:03:00   13-06-2022 12:08:00

Nezaketin Dayanılmaz Hafifliği

Milan Kundera, Çek asıllı Fransız bir yazar. 

En başarılı eseri ‘Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği.’
Yazımıza başlık verirken tartışmalı bir başyapıt olan romanın adından esinlendik…
Türkçemizde zengin Atasözleri ve güçlü deyimler var.
Atasözleri topluma öğüt verirken, deyimler sadece içinde bulunulan durumları bildirir. 
Her biri hayatın yıllanmış tecrübe ibriğinden süzülen kıymettir
Bir Atasözü der ki:  Kişinin çektiği dili belâsıdır.  Anlamı ise keskin bir uyarıdır:
”İnsanlar ağızlarından çıkan sözlere her zaman çok dikkat etmelidirler. Düşünülmeden söylenen bir söz insanın başına türlü dertler açabilir” 
Deyimlerde yakışık almayan sözle ilgili en başta ‘Dil Yarası’ karşımıza çıkar
Türk Dil Kurumu (TDK)’na göre anlamına bakalım: Acı, ağır ve çirkin sözün gönülde bıraktığı kırgınlık.
Bayağı bir ağır doğrusu. Dayanabilene aşk olsun. 
Öylesine etkilidir ki…
Bıçağın bıraktığı yara dahi geçer ama dil yarası kolay geçmez. 
‘Dil Yarası ‘ şarkılara ve ezgilere de geçmiştir.
Bir Orhan Gencebay şarkısında olduğu gibi:
Dil yarası dil yarası en acı yara imiş
Dudaktan kalbe bir yol var ki sevgi ve şefkattenmiş
Belki de çok mutlu olacaktık tutsaydık dilimizi
Tam aşkı bulduk derken nasıl da kaybettik sevgimizi’
Hayatı belirleyen tercihlerimiz değil midir?
Günlük hayatın her alanında geçerli toplumsal kurallardır nezaket.  'Nazik' kelimesinden türetilmiş ve dilimize Farsçadan geçmiş. 
Başkalarına karşı saygılı ve incelikli davranma, naziklik, incelik anlamına gelir.
Günümüzde nezaket, çoğu zaman unuttuğumuz bezen de önemsemediğimiz bir kavram olsa da nezaket ifadeleri kullanmak karakterimizi geliştirmemize yardımcı olur. 
 “Af edersiniz, özür dilerim, rica ederim, günaydın, iyi akşamlar, iyi geceler, üzgünüm, pardon, lütfen, bakar mısınız? “
Bunları günlük konuşmalarımız arasında tutmak zor olmasa gerek.
"Eline, beline, diline sahip ol", "İncinsen de incitme", "Her ne ararsan kendinde ara", sözleriyle bütün insanlığı hoşgörü, sevgi, barış ve kardeşliğe çağıran Hacı Bektaş-ı Veli, yüzyıllar öncesinden bugünlere ışık olmayı sürdürüyor.
Görgü kurallarına uymamanın yasal herhangi bir yaptırımı, cezası yoktur; Bu kurallara, hukuken, uyma zorunluluğu da yoktur. 
Pek ala ne vardır? En başta gönüllerden dışlanmanın kapısını, yalnızlığa itilmenin yolunu açar. 
Nezaketten uzak sözler en başta siyaset diline sokulmamalı. ‘Dil yarası’ yerini ‘tatlı dil’e bırakmalı.
Sözün özü: Nerede olursa olsun; bütün insanlar, saygı gösterilmeyi hak ederler.

  Bu yazı 1353 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş