Kazım Güçlü
  19-08-2020 13:40:00

“ZÜĞÜRT AĞA KİM?”

Tuhaf İstanbul seçiminin hemen sonrası, Cumhurbaşkanı ERDOĞAN milletvekilleriyle yenilginin nedenlerini değerlendiriyor. Kars Milletvekili Yunus KILIÇ cesaretini toplar ve söz alır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin olumsuz sonuçlarını tartıştığı konuşmasında, aslında kendince bir garabeti dile getirir: “Herkes milletvekilinden bir şey bekliyor.” diyerek başladığı konuşmasını, “Milletvekilinin bir ağırlığı kalmadı, köyü elinden alınmış Züğürt Ağa’ya döndük.” sözleriyle nihayetlendirir. Sabırla dinleyen Cumhurbaşkanı can alıcı soruyu sorar: “Züğürt Ağa kim?”

***

“Bugün toplumda yaşanan siyasi kaosu iyi anlayabilmek için soğukkanlı analizlerden daha çok edebiyata bakmak gerek” çağrısının sahibi Eric VUİLARD’a nazire yaparcasına, sinemaya da bakılmalı diyor adeta AKP milletvekili… Züğürt Ağa filmi tesadüf olmasa diye düşünüyorum. Zira toplumsal, siyasal ve kültürel meseleleri tartışmak adına tam bir imkânlar sahası.
 

Neoliberal politikaları hayata geçiren ANAP hükümetinin kurulmasından iki yıl sonra çekilmiştir Züğürt Ağa filmi. Hızla yaşanan toplumsal değişimin ve bireyin bu değişim karşısındaki tutumunun sergilendiği filmden uzun uzun bahsedecek değilim. Ama öyle bir sahne var ki, değinmeden geçemeyeceğim. Kuraklığın mahsulü vurmasıyla sıkıntılı günler geçiren Haraptar Köyü’nün Ağası (Şener ŞEN), bir darbeyi de seçimlerde kendi marabalarından yer. Her seçim çantada keklik olarak görülen oylar, bu seçim Ağa’nın partisine değil, blok olarak rakip partiye gitmiştir. Duruma yönelik Ağa’nın şaşkınlık ve çaresizliği unutulmazdır. (Hoş, rakip parti de, her bir oya karşılık cennetten arazi tapusu dağıtan Şıh’ın partisidir zaten.)

***

Adı “Yeni Nesil Siyaset Anlayışı” olarak konmuş, farklı bir seçim ve propaganda süreci içindeyiz ne zamandır. Z Kuşağı olarak tanımlanan jenerasyonun ilk seçimde, seçmen olarak sürece ortak olacağı gerçeği, paradigmalarını gözden geçirme zorunluluğuyla karşı karşıya bıraktı partileri.

***

Peki kim bu “95 doğumlular” da denilen Z Kuşağı?.. Eskimiş paradigmalarla varlığını sürdürme çabasındaki partiler için bundan sonrası zor diyebilirim. Zira hamasetle, kemikleşmiş ezberle, ara tonları yok sayan bir söylemle ve daha bir sürü yapısal enkazla ikna edilecek, oy devşirilecek bir kuşak değil Z Kuşağı. Apolitik görünümlerinin ardında, içlerinde acayip bir politik damar var. Doğanın hoyratça talan edildiği bir döneme doğan ve ortak küresel kaygıları olan bir kuşağın politik olmaması şaşırtırdı beni. Diyaloga son derece açık ve gerçekçiler. Ama didaktik ses tonunu sevmiyorlar. Tutarsız söylem ve eylemlerden hoşlanmıyorlar. Öneriye açıklar, ama dayatılandan da kaçıyorlar. Otoriter ve dikte edici dilden hiç hoşlanmıyorlar. Değerlere sahipler, ama kendilerini dindar - muhafazakâr olarak tanımlamıyorlar. Dijital dünyaya olan hâkimiyetleri sayesinde, hem bilgiye ulaşım olanakları açısından sınırsızlar, hem de çok çabuk organize olabiliyorlar. Kendilerine özgü bir dizi ekonomik ve toplumsal ortak paydalara sahipler ve bunun farkındalar. Örneğin, dayanılmaz boyutlarıyla genç işsizliğin onları beklediğini biliyorlar.

***

Adaletsizliği bitirecek, güvenli bir iklim arayışına karşılık verecek, düşünce özgürlüğü için çabalayacak, diyaloğun önemini kavramış ve ortak küresel kaygılar uğruna eyleyecek bir parti ya da siyasal oluşum için 7 milyon seçmen, az olmasa gerek…

***

Mehdi kuşak beklentisine müjdeci olmak değil niyetim. “Züğürt Ağa’ya döndük” çıkışı, film düşünüldüğünde tam bir uyarıdır aslında.  Mecra kaydı bir kere, kolay gele… Yakın gelecekte siyasetin Züğürt Ağa’sı kim(-ler) olacak göreceğiz. Bir filmden çok daha fazladır “Züğürt Ağa”!..

  Bu yazı 2566 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş