Fakir Baykurt’un “YILANLARIN ÖCÜ” romanı nasıl hatırlanmaz şimdi!.. Peki ya, türlü ayak oyunlarıyla üzerine geçirdiği köyün ortak arazisine ev yapmaya kalkışan Haceli ile yaşam alanını yok edecek bu konduya itiraz eden Irazca’nın mücadelesi? Kırsalın kendine özgü çaresizliğini aşmanın türlü yolu olduğunu bize gösteren, direnişin simgesi Irazca Ana unutulur mu hiç!..

Yenişehir’in Kirazlıyayla köyünde yaşananlar; gücün ve zorbalığın at oynattığı Irazca’nın köyü Karataş’ta olanlardan çok farklı değil aslında. Lübnan sermayeli maden şirketi, sokağa çıkma yasağını fırsat bilerek önce ağaç katliamına girişti. Geçtiğimiz gün de, Maden Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı projesini hayata geçirmeye kalkıştı.

Direnmenin anadan kıza geçtiği bu güzelim topraklarda, Irazca’nın kızları da düştü yollara. Bu doğa talanını haykırdılar, tüm baskılara inat… Ardından Bursa Çevre Platformu soluğu maden sahasında aldı. Su kaynaklarına, ovalara, meralara ve tüm yaşam alanlarına sahip çıkmak adına… Bursa Barosu, DOĞADER, TMMOB’a bağlı akademik meslek odaları temsilcileri, CHP ve İYİ Parti il ve ilçe yöneticileri, Kirazlıyayla kadınlarının direnişinin bileşenleri oluverdiler hemen. (Yeri gelmişken, İsmet Karaca’nın kamucu siyaset anlayışı ve çabasını anılmaya değer buluyorum. Umut aşılıyor.)

“Savaşımız var yılan milletiyle!..” Karataş köyünde atılan bu çığlık, gücünün bilincine varmış Kirazlıyayla’nın köylü kadınlarının zihninde yankısını buluvermiş belli ki… Gücün tarafı olan maden şirketinde vücut bulan yeni Hacelilerin tüm yıldırma çabaları, yaşam alanlarının savunucusu olmuş köylüleri yola düşmekten alıkoyacağa benzemiyor belli ki…

***

Irazca’nın öğüdüyle son bulur, hepimizi rahatsız edecek denli acı bir dille yazılmış YILANLARIN ÖCÜ romanı… Haceli’de simgeleşen kötüye karşı savaşta, iyilerde korkuya yer olmadığını öğütleyen sözlerdir bunlar adeta: “Düşün yollara! Yollara!..”

Yaşamı savunmanın en barışçıl çağrısı olan bu sözler, Irazca’nın kızlarının başına taç olsun, çiçek olsun…