Yangınlar Yüreğimizi, Sorumsuzluk Vicdanımızı Yakıyor…

Son 10 gündür ciğerimiz yanıyor. Türkiye’nin dört bir yanında orman yangınlarıyla mücadele ediliyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da benzer acıları yaşıyoruz.

Ama bu kez tablo daha vahim.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıklamasına göre yalnızca son bir hafta içinde tam 624 yangına müdahale edilmiş durumda. Bu, neredeyse her 10 dakikada bir yangın ihbarı anlamına geliyor.

Özellikle İzmir’in Buca, Ödemiş ve Çeşme ilçelerindeki yangınlar, meselenin boyutunu gözler önüne seriyor.

Sadece Ege değil, Marmara da büyük tehdit altında. Bursa, yangınların en yoğun yaşandığı illerden biri. Geçtiğimiz hafta boyunca şehirde 7 dakikada bir yangın çıkmış. Karaağaç Mahallesi’ndeki yangına ise ekipler sadece 10 dakikada müdahale etmiş. Bu, yerel yönetimlerin koordinasyon başarısını gösterse de asıl sorun başka yerde yatıyor: sorumsuzlukta.

Yanan sadece ağaç değil…

Binlerce insan evlerinden tahliye edildi, evler, iş yerleri, ahırlar küle döndü. Ne kadar canlının öldüğü hâlâ bilinmiyor. Yaban hayatı ağır bir tahribat altında.

Bu noktada “Allah bu sorumsuzlara bildiği gibi yapsın” demekten başka çare kalmıyor. Çünkü yangınların büyük çoğunluğu insan eliyle çıkarılıyor. Bilinçsizlik, dikkatsizlik ve bazen de kasıt, doğayı her geçen gün yok ediyor.

Sigara izmariti atan mı dersiniz, anız yakan mı, ya da doğaya cam şişe fırlatan…

Hepsi bu felaketin küçük ama ölümcül parçaları. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de geçtiğimiz günlerde yaptığı aylık değerlendirme toplantısında bu konuya dikkat çekti. Herkese sorumluluk düştüğünü vurgulayan Bozbey, “Önce kendimizi sorgulamalıyız,” dedi ve bir çağrıda bulundu: “Halkımız bacalarını, elektrik tesisatlarını da kontrol ettirsin.”

Bozbey’in bir başka önemli uyarısı da çiftçilere yönelikti. Bilimsel olarak hiçbir faydası olmayan anız yakma alışkanlığının hâlâ devam ettiğine dikkat çekti. Bu alışkanlığı çiftçilerin aklına sokanların "ağaç ve orman düşmanı" olduğunu söyledi. Haksız da değil..

Çünkü anız yakmak sadece toprağı değil, geleceğimizi de yakmak demek.

Bu noktada bakanlığa da çağrısı vardı Bozbey'in : Anız yakanlara hapis cezası dâhil ağır yaptırımlar getirilmeli. Caydırıcı ceza yoksa bilinçli yakmaların da, ihmallerin de sonu gelmez.

Esasen yangınlarla mücadele sadece devletin değil, milletin de işi olmalı...

Bursa’da yangınlara 593 personel müdahale edilmiş. 100 adet yangın tankeri köylere dağıtılmış, 100’ü daha yolda. İzmir ve Bilecik’teki yangınlara da ekipler destek için gönderilmiş. Ama devletin bütün çabasına rağmen yangınları durdurmak mümkün olmuyor.

Çünkü devlet tek başına yetmiyor.

Başkan Bozbey’in de dediği gibi: “Vatandaş olarak tedbir alırsak yangınların azalacağına inanıyorum.”

Bu yaz henüz başında sayılırız. Önümüzde en az 2-3 ay daha kavurucu sıcaklıklar bizi bekliyor. Eğer hep birlikte el ele vermezsek, daha büyük facialarla karşı karşıya kalmamız an meselesi.

Çünkü ne yazık ki bazı yangınların bilinçli olarak çıkarıldığı da ortaya çıktı. Son günlerde bu kapsamda 17 kişi gözaltına alındığı Adalet Bakanı tarafından açıklandı..

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;

Yeşilin griye dönmesini istemiyorsak, doğa düşmanlarına karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Bu sadece devletin değil, hepimizin meselesi. Tedbir almayan, ihmal eden, sorumsuzca davranan herkese karşı durmanın zamanı şimdi. Yangınlar çıkmadan önce…

Unutmayalım ki, her duman bir ihmalin işaretidir...

Şimdi kısa bir mola..