Bursa'nın sakini değil,sahibi olalım...

Başta kitle haberleşme araçları, günümüzde ise sosyal medya her zaman bireylerin ve toplumların kaderinde belirleyici bir rol oynamıştır. Ulusal medyanın geniş bir perspektif sunduğu günümüz Türkiyesinde , yerel basın ise şehirlerin ve kasabaların nabzını tutarak halkı bilgilendirme ve bilinçlendirme görevini üstlenir.

Yerel gazetecilik, yalnızca belli bir bölgede yayımlanan ve okunan, bölge halkını doğrudan ilgilendiren konulara yer veren bir medya anlayışıdır. Bursa gibi köklü bir tarihe, güçlü bir sanayiye ve eşsiz bir kültürel mirasa sahip bir şehirde yerel basın, gelişmeleri takip etmekle kalmaz, aynı zamanda bu gelişmelere omuz verir, tarihe tanıklık eder ve şehrin sesi olur.

Bu noktada, 19 Aralık 2007 tarihine gidelim. Bursa'nın yerel basın tarihinde önemli bir yeri olan Bursa'da Meydan Gazetesi, halkın sesi olma misyonuyla hala yoluna devam ediyor. Gazetenin kurucularından biri olarak, değerli meslektaşlarımızla birlikte Ankara’ya bir ziyaretimiz olmuştu. 

Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile yapılan görüşmede, Bursa için hayati öneme sahip projeler gündeme gelmişti. Özellikle iki konu öne çıkıyordu: Bursa’ya hızlı trenin getirilmesi ve Altıparmak’taki SSK binalarının yıkılarak şehre bir turizm alanı kazandırılması.

Sayın Bakan, “Adapazarı lobisini aşmaya çalışıyoruz, hızlı treni Bursa’ya mutlaka getirmeliyiz” diyerek bu projeye verdikleri önemi vurgulamıştı. Aynı zamanda, Altıparmak’taki eski SSK binalarının Büyükşehir Belediyesi’ne devredileceğini ve bu alanın şehre değer katacak bir projeyle yeniden düzenleneceğini açıklamıştı. Bu açıklamalar, 19 ve 24 Aralık 2007’de Meydan Gazetesi’nin manşetinde yer alarak Bursa halkına duyurulmuştu.

Sonrasında ne mi oldu?

Hızlı trenin temeli atıldı, projeye dair umutlar arttı. Ancak aradan yıllar geçmesine rağmen Bursa, hâlâ hızlı trene kavuşamadı. Bürokratik süreçler tamamlanmasına rağmen Altıparmaktaki dönüşüm projesi beklenilen etkiyi yaratamadı.Bursa'da yaşayan insanlar hala hızlı trenin Bursa'ya gelmesini bekliyor.

Bakın şunu ifade etmek istiyorum;

Yerel basının en önemli görevlerinden biri, halkın yaşadığı bölgeye dair bilgiye olan susuzluğunu gidermektir. İnsanlar, çevrelerinde olup biteni merak ederler ve doğru bilgiyi öğrenmek isterler. Ancak bilgi edinmenin yanı sıra, bu bilgiyi yorumlamak ve ona sahip çıkmak da büyük önem taşır.

Günümüzde pek çok şehirde olduğu gibi Bursa'da da bilinçli kurnazlıklar, siyasi yönlendirmeler ve kent kimliğini zedeleyen kararlarla karşı karşıya kalabiliyoruz.

Bu noktada, gerçekleri taklitlerden ayırt etmenin ve şehrimize sahip çıkmanın bilincinde olmalıyız. O nedenle  bir kez daha tekrarlayalım;Bursa’da yaşayan herkesin, bu kentin sadece bir sakini değil, gerçek bir sahibi olması gerekiyor.

Bu bilinçle hareket ettiğimizde, yerel basının gücünü daha iyi anlar ve şehir için verilen mücadeleye katkı sağlarız. Çünkü Bursa, sadece bir coğrafi bölge değil, bir kimliktir, bir mirastır.

Bu mirasa sahip çıkmak ise hepimizin sorumluluğudur.

Öyleyse, hep birlikte bu şehrin sadece bir sakini değil, gerçek sahipleri olmalız..

Öyle değil mi?