Ercan AKYILDIZ
  29-06-2021 12:57:00

“Z kuşağı” eski Bursa'yı bilmez..

Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte,mektupların yerini Elektronik postalar aldı.Gündeme taşıdığımız konulara ilişkin bizde bu teknolojinin nimetlerinden azami derece faydalanıyoruz.

Özellikle bu şehir gündeme geldiğinde herkes derin bir “Ah” çeker geçmişe özlemini dile getirir.

“Bursa eskiden daha güzeldi” ifadeleri bir serzenişin, bir hasretin farklı bakış açını ortaya koyar..

Sosyolojik açıdan bakıldığında bugünkü Z kuşağı pek bilmez…Herkesin bir Bursa’sı bir Uludağ'ı Mudanya’sı Gemlik’i vardı.Yaşadığımız tarihe  tanıklık eden Bursa,bir zamanlar çok güzel bir kentti.

Çünkü; Bursa’da  yaşayan insanlar da güzeldi… 

 Bu insanların, kendilerine göre tutarlı bir ahlak anlayışı,bağlı oldukları gelenek ve görenekleri vardı; bu ahlak çizgisinin temelinde insan sevgisi yatardı,hatır gönül vardı, iyi komşuluk vardı...

Çok eski bir kuşağın temsilcisi sayılmam,genç kuşakla yani Z kuşağı ile de  örtüşen bir yanım yok.

Dolayısıyla eskiyle, yeni arasında, kendimi ara yerde, orta bölgede kalmış gibi

hissediyorum. Ne çok eskiyim, ne de yok yeni ve genç. Geçmişten geleceğe

aktarmak istediğim duygu, düşünce ve özelliklerim olduğu için kendimi bir bakıma “taşıyıcı” hissediyorum

“Eskiden” insanlarımız doğayı seviyor, doğallığı yaşam biçimi olarak benimsiyordu. Bir akar suyun boşa akmasını kendine dert edinen insanların memleketiydi Bursa...(Kuraklık ortaya çıkmaya başlayınca önemi ortaya çıkmaya başladı.Z kuşağı bunu bilmez)

Bursa’nın köylerini gezen insanlar buna şahittir.Harman kaldırırken yerdeki karıncanın hakkını gözeten, bu birkaç tane buğday tanesi de onların hakkıdır diyen kimselerin memleketiydi Bursa….

Yoksul komşusuna bir tabak yiyecek vereceği zaman kimseler görmesin diye, akşamın karanlığını bekleyen, o komşunun kapısını sertçe değil, hafifçe çalan  insanların kentiydi Bursa.... Şimdi beton blokların arasında yabancılaştık.Yüzlerce insanın yaşadığı rezidanslarda kimse kimseyi tanımıyor.Cenazelerden bile haberdar olamıyoruz.

Sadelik, gösterişten uzak durmak, hayır işlerini  gizli tutmak, suskunluk, aç gezse bile aç olduğunu belli etmemek... gibi erdemli insanların yaşadığı kentti Bursa.

Tüketici değil, üreticiydi bizden önceki kuşaklar. Yaz kış kendi ürettiği ile geçinir,ekmeğini fırında kendi pişirir, zahiresini, salçasını, turşunu, tarhanasını, kendi hazırlar; tatlısını tuzlusunu kendi kotarırdı.Hazır yiyici değildi. Şimdiye ait çok önemli bir not: “Ekmek elden su gölden” anlayışı belirgin bir şekilde hissediliyor, odun kömür parası devletten, destekleme parası devletten, sağlık parası devletten, erzak parası devletten!

Aman Allah’ım, kim düşürdü insanlarımızı bu hale. Devletin bu şekilde yoksullukla mücadele etmesini anlayamıyorum.(Ne oldu emek, zekaya)

Ticaret olumsuz yönleriyle yapılmazdı.Üçe aldığını on üçe satmak, müşteriyi enayi yerine koymak, malın ıskartasını alta gizlemek,esnafının ahlak anlayışında yoktu.Pandemi sürecinde hepimiz yaşadık..Stokçular,vurguncular boy gösterdi.

O dönemlerde,vicdan vardı insanlarımızda, vicdan!

Küçükler yetişirken, büyüklerinden vicdanlı olmayı öğrenirler di..

Bizim zamanımızda böyle bir ticaret anlayışı, böyle esnaf ahlakı yoktu.Tüccarın gözü kazanç hırsıyla kanlanmış değildi!

Fikrim iyice değişmeye başladı..Gerçekten Bursa eskiden daha güzeldi..

Bakın;Bursa’da ibadet sade,samimi ve gösteriş için yapılmazdı.

Allah inancının ticaretini (ve de hepsinden önemlisi siyasetini) yapanlar yadırganırdı. Camiye varmadan başına takke geçirenlere ham softa gözüyle bakılırdı.

Bir acı söz edeceği, ya da bir kötü iş yapacağı zaman insanlar, “Allah’ın gönlüne hoş gelmeyebilir” diye kendi kendini frenlerdi…Ulu cami, Emir Sultan gibi cami bahçeleri,siyasetin değil muhabbetin mekanlarıydı…

Tefecilik yapanlar dışlanır,faizcilik ile geçinenlere iyi gözle bakılmaz. (Allah aşkına şimdiye dönüp bir bakın, büyük esnaf genellikle faizcilik ile ticari faaliyetlerini yönlendiriyor)

İnsanları çıkmaza sokup,bunaltanın, bir gün bunun bedelini ödeyeceğine inanılırdı bu şehirde..(Z kuşağı bunu bilmez)

Zalimi, vicdansızı, aç gözlüyü kendinden saymazdı. Bütün o siyah beyaz Türk filmlerinde, hep ezilenlerin kadersizliğine ağlar, kötülere karşı öfke duyardı bu kadim şehrin insanları.

Har vurup harman savuranı kınardı eskiden bu kentin insanları.Tutumlu olmayandan, gösterişe kaçandan uzak durulur du.

Yarınını düşünerek tüketen insanların kentiydi çünkü Bursa. Savaş görmüş, kıtlık yaşamış,ama hırsızlığa, fırsatçılığa gönül indirmemiş insanlar çoğunluktaydı…(Z kuşağı bunu da bilmez)

Ev yaptırana,oğlunu evlendirene iş kurana yardım eli uzatılır dı.Hiç kimse ölüsüyle baş başa bırakılmaz;cenazeler komşularla kaldırılır,cenaze evi aşsız bırakılmazdı.(Z kuşağı bunu da bilmez)

Kimsenin arkasından konuşulmaz “gıybet etmek ölü eti çiğnemektir” denilirdi.(Gelinen noktada maazallah,üç kuruşluk menfaat için hep birbirimizin açıklarını arar olduk)

İşte yaşadığımız kent tüm bunlardan ötürü eskiden güzeldi.(Bunu Z kuşağına anlatmalıyız.)

Vicdanı,utanması olan,vakur,tok  gözlü, tutumlu,sade,çalışkan,doğayı seven,acizleri koruyan,kimseyi üzmek istemeyen  insanların güzelliğiydi  BURSAMIZIN asıl güzelliği…

Bunun tahlilini de  Z kuşağı yapsın…

 

  Bu yazı 5519 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş