Ercan AKYILDIZ
  31-05-2021 14:10:00

“ATATÜRK” Bizim kurucu değerimizdir

Bugünkü yazım biraz içsel,biraz belki de biraz duygusal olacaktır.

Hayatın sinsice “şer” kapısını açıp tellallığını yapanları gördükçe sessiz kalmanın doğru olmadığını düşünenlerdenim…

Belli bir makama gelmiş,toplum önünde olan insanlar ağızlarından çıkan her kelimenin nereye gideceğini,nasıl sonuçlar doğuracağını hesap etmek durumundadır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gayretleriyle “Olmaz,olamaz.Müze olarak kalmalıdır” denilen Ayasofya camii açıldı.Ardından “Yapılmaz, yapılamaz” denilen Taksim Camii tamamlanarak hizmete girdi.

Buraya kadar her şey normal.Sanırım toplumun büyük kesimi tarafından da kabul gördü.

Peki yıllarca sürdürülen mücadele nasıl gölgelenmek istendi.

Kim malzeme verdi?

Hutbeye çıkan imamın ağzından çıkan sözleri kulakları duymadı mı ki,Bu ülkenin kurucu değeri “Atatürk’e hakaret” olarak algılandı ve  sosyal medyada gündem oldu..

Birkaç gündür konuyu yazmak istemiştim…

Bugüne kadar olduğu gibi bugünde ifade ediyorum.. “Bu ülkede hiç kimse bu ülkenin kurucu değerlerinin başında olan,hayatını bu ülkenin insanına vakfeden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret etme hadsizliği içinde olamaz.”

Şimdi çıkıp “maksadım bu değildi.Yanlış anlaşıldım” ifadeleri bana göre bir anlam ifade etmez.Şayet toplumun karşısına çıkıp bir şeyler söyleyecekseniz, yanlış anlaşılacak ifadelerden uzak duracaksınız.”

Değerlerimizin malzeme yapılmasına fırsat vermeyeceksiniz..

Şimdi bir ortaokul öğrencisinin okul duvar gazetesine yazdığı makalede Atatürk'ü nasıl anlatmış;

Kimmiş ATATÜRK..

Buyurun birlikte okuyalım;

Bu ülkede yaşayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini
borçlu olduğu insan: ATATÜRK...
Gençliğinde kot pantolon giyememiş.
Sevgilisinin elinden tutup hasılat rekorları kıran bir sinema filmine gidememiş...
Padişah ona Trablusgarp Cephesinde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin,
first- class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş...
Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej eşliğinde Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu...
Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak basan ayağında
spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş...
Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren mini etekli ponpon kızlar da yokmuş...
Tarih kitaplarına bakılırsa,Yunanlıları İzmir'den denize döktükten sonra
timsah yürüyüşü de yapmamışlar...
Ülkesinde yapacağı devrimleri,unutmamak için not alacağı bir cep  bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacakları da cep telefonundan öğrenememiş!
Atatürk için üzülüyorum.

Dağ gibi adam,bir radyo programına faks çekemeden,İsmet Paşa için Safiye Ayla'dan bir istek parçası isteyemeden gitti ..
Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyetin ilanından sonra arabaya atlayıp
sabahlara kadar korna çalıp,elinde bayraklarla sokaklarda tur atamadı.
Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı.
Atatürk'e acıyorum...
Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir dönemde dünyaya gel,sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini getir.

Aaaah ah...
Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak,babasının mercedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken...
Bunları yapmadı Atatürk...
Keyif çatmadı...
Tüm hayatını ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı...

İşte onun için büyük adamdı Atatürk..Her fırsat vardı elinde..O ise sadece bu milletin bağımsızlığını istedi…

Bütün suçu

2 Kadeh Rakı içmekti..O kadar

Ortaokul öğrencisi bir çocuğun gözünden Atatürk…

Fazla söze ne hacet…

 

 

 

 

 

 

  Bu yazı 4836 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş