halkalı escort,avrupa yakası escort,şişli escort,avcılar escort,esenyurt escort,beylikdüzü escort,mecidiyeköy escort,istanbul escort,şirinevler escort,avcılar escort
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
7 Haziran Dünya Gıda Güvenliği Günü ile ilgili değerlendirmede bulunan CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, “AKP uyguladığı tarım politikalarıyla stratejik ürünler başta olmak üzere bir çok üründe net ithalatçı durumdadır. Bugün ülkemizin gıda egemenliği de gıda güvenliği de yabancı şirketlerin elindedir” dedi.
AKP yönetiminin bütün uyarılara rağmen tarımsal üretimi arttırmak yerine ithalatı tercih ettiğini ifade eden Sarıbal, “AKP, 2003-2021 Nisan ayı dahil geçen sürede 118 milyar dolarlık tarımsal ürün ithalatı yaptı. Koronavirüs salgını tarımın ve buna bağlı olarak gıdanın ne kadar önemli, stratejik ve devredilmez olduğu ortaya çıkardı. Bu durumda dahil AKP bu politikasını değiştirmedi ve ülkenin gıda egemenliğini yabancı şirketlerin eline bıraktı” diye konuştu.
Özellikle canlı hayvan ithalatı döneminde, yeterli denetim yapılmadığı için hayvan vebası, şarbon, şap, mavi dil gibi birçok hayvan hastalığının da ülkemize giriş yaptığını hatırlatan Sarıbal, şöyle devam etti:
Gıda egemenliği devredilemez
“AKP, uyguladığı politikalarla tarımsal girdilerle birlikte tarım ürünlerinde ülkemizi dışa bağımlı hale getirdi. Bugün birkaç ürün dışında tarım ürünlerinde ithalatçı konumundayız. Buğday, ayçiçeği, mısır ithalatında her yıl yeni bir rekor kırıyoruz.
Oysa ülkemiz Avrupa’nın en büyük tarımsal üretim alanına sahip olmasına rağmen gıda enflasyonunda Avrupa birincisi. Coğrafi koşullarımız, iklimimiz üretime uygun. Ama üretmek yerine AKP ithalat yapmayı tercih etti. Bunun sonucu olarak tarım alanlarımız geriledi. Çiftçimiz fakirleşti ve tarımı bıraktı.
Yaşadığımız pandemi sürecinde de bu durum değişmedi. AKP üretmek yerine buğday, ayçiçeği, mısır, arpa gibi ürünler başta olmak üzere çok sayıda tarımsal ürün ithalatında gümrükleri sıfırlamayı tercih etti.
Oysa son yaşanan pandemi de gösterdi ki gıda egemenliği ve gıda güvenliği bir toplumun, devletin en önemli konusudur. Önümüzdeki yıllarda gıda egemenliği ülkelerin bir numaralı politikası olacak. Çünkü gıda egemenliği ve gıda güvenliği devredilemez.
Nitekim pandemi nedeniyle Rusya dahil, tarımsal ürün ithal ettiğimiz ülkeler ihracat kısıtlamasına gidiyor. Aşı alacak parayı bulamayan ülkemiz, parası olsa bile tarımsal ürün ithal edemez duruma gelecek. Yaşadığımız kuraklık afeti nedeniyle gıda enflasyonu daha da artacak.
Doğa tahribatı
Bütün bunların yanında bilinçsiz ilaç kullanımı, suların kirletilmesi, doğa tahribatı, biyoçeşitliğin yok edilmesi halk sağlığını riske ediyor, güvenli gıda ve suya erişimi zorlaştırıyor.
Halkımızın gıda egemenliğinin ve gıda güvenliğinin sağlanması için kamucu bir yaklaşımla, kendi topraklarımızda, kendi insan gücümüzle, doğru bir planlama ile üretime ağırlık vermeliyiz. Ancak bunu AKP ile başarmak mümkün görünmüyor. Düşünün bütün dünyanın üretimini kısıtladığı hatta yasakladığı Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretimi için AKP yönetimi kotaları arttırıyor. İnsan sağlığını 5 NBŞ üreticisi firmanın karı için tehlikeye atıyor.
O yüzden gıda güvenliğimizi sağlamak için en kısa sürede seçime gitmeliyiz ve AKP yönetiminden kurtulmalıyız.”