Kazım Güçlü
  31-05-2020 20:26:00

VE SAİR TUHAFLIKLAR

Aziz Nesin, birbirine çok benzeyen iki toplumun aralarındaki gülünç savaşı anlattığı oyununa DÜDÜKÇÜLERLE FIRÇACILARIN SAVAŞI adını verir. Oyunun sonunda her iki ülkenin insanları gülme gazına maruz kalır ve gülmekten katılarak ölürler. Oyun, konusu itibarıyla bir “kara gülmece” türünde değerlendirilirken, adı, sonucuna katlanmak zorunda kaldığımız ikilemler dünyasını akla getirir.

***

Çocukluğumda komşumuz Hacı Amca’nın, ikram edilen kolonyayı elinin tersiyle reddettiği, yerine gülsuyu önerdiği konukluğu, çocuk zihnimde kalıcılaşmış. Çok sürmedi evimizdeki kolonya şişesine gülsuyu şişesinin kardeş olarak gelmesi. Misafir için büfede bekletilen sigaralara komşu üstelik… Nesnelerin bambaşka yüzlerini gören “çocuk dikkati”ne olan sevgisi tam da burada anılmaya değer Benjamin’in. Çocuk dikkatimle başladım kolonyacılarla gülsuyucuların çetelesini tutmaya. Özellikle bayram konukluklarında bizim ev hemencecik küçük bir muharebe alanına dönüşürdü zihnimde ve KOLONYACILARLA GÜLSUYUCULARIN SAVAŞI yaşanırdı gülünç bir biçimde. Kolonyacıların açık ara üstünlüğü hep sürdü yıllar geçtikçe… Salgın günlerinde market raflarında gülsuyu ürünleri yerlerini korurken kolonyanın yok satması, KOLONYACILARLA GÜLSUYUCULARIN SAVAŞI’nı güle oynaya kimin kazandığını ilan ediyordu gürültüsüz patırtısız…

***

Türkiye, içinde olmadığımız ama sonucuna katlanmak zorunda kaldığımız ikilemlerin ülkesi. Birkaç gün önce yeni bir “ikilem”, yadırgama gücümüzü yitirmiş olmamızı bir boşluk olarak gördü ve aradan koşar adım gündeme oturdu. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dijital ortama açtığı “AİLE HAYATIMIZ” adlı kitabında, “… birbirine yabancı kadın ve erkeklerin birlikte halay çekmek ve horon tepmekten kesinlikle uzak durması…” uyarısı, kendinden önceki ikilemlerin çalışma prensibine hapsolmuş yeni bir ikilemi havalandırmış oldu kendiliğinden: HALAYCILARLA KALAYCILARIN SAVAŞI. (Mühim not, “kalay” sözcüğü tamamen uyak kaygısıyla kondurulmuştur.)

***

İnsan eşikte sınanır, insanlık da büyük kırılma anlarında… Keder aşılayan günler yaşarken, komiklik etkisi yaratma çabasında değilim. Kestirmeden söylüyorum: Gün gelecek insanlık, bir arada bir şeyler yapmanın, gülmenin, eğlenmenin, ağıt yakmanın; ne olursa olsun bir arada, el ele, omuz omuza, baş başa, gönül gönüle olmanın özlemini çekmeye başladığında; işte o zaman halayın, horonun, dansın aslında ilan edilmiş savaşın ilan edilmemiş kazananı olduğunun farkına varacak. Bir “kara gülmece” değil belki, olsa olsa “kara bir parodi” hissi yaratan savaşın…

***

Mansfield’in Çehov’a yaptığı çağrıyı, Aziz Nesin için yinelemek isterim: “Ah Aziz! Niye yaşamıyorsun!.. Karşılıklı oturup konuşabilirdik…”

  Bu yazı 2159 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş