Ercan AKYILDIZ
  06-10-2020 04:34:00

Hoşgörü ve İnek!..

Dünyayı kasıp kavuran Covit-19 nedeniyle millet olarak bizde önemli bir süreçten geçiyoruz.
Ülkemizde ve kentimizde önemli değişimler yaşanıyor.
Üniversiteler başta olmak üzere okullar açılamıyor.
Evlenecek çiftler, düğün yerine nikah törenleri ile yetinmek durumunda.
Her defasında 3 önemli kural, Hijyen-Mesafe-Maske tüm yetkililer tarafından gündeme getiriliyor..
Yerel yönetimler denetimleri sıklaştırıyor..
Ulaşım araçları sürekli gözetim altında tutuluyor.
Ülkede ve Bursa’da önemli değişimler yaşanıyor.
Bir taraftan da hayati projelerin alt yapısı hazırlanıyor..
Özellikle yerel yönetimler, önemi pandemi sürecinde bir kez daha ortaya çıkan park, bahçe ve mesire alanlarının yapımına hız vermiş. Darboğazda düşen vatandaşlara yardımlar devam ediyor.
Tüm bunlara rağmen genelde şöyle bir tablo var; kimse kimsenin tamamlayıcısı değil, herkes birbirinin ayrıklaşan yanlarına basarak yürümeye çalışıyor.
Şunu bilmekte fayda var;
Gündeme getirilen projelerin algılanması ve anlamlanmasından başlanarak dışavuruma değin bir süreç vardır.
Bu önemli bir süreçtir.
Aslında bu pandemi süreciyle birlikte yepyeni bir bakış açısı kazanılıyor. Dünyayı, ve çevresini o açı ile görerek yeniden nasıl kurulduğunu ve nasıl değiştiğini
anlamaya çalışmalıyız.
Aslında, insanlar değişimlerin ne anlama geldiğini düşünmektense, değişimlerin yaşandığı toplumdaki insanların hoşgörüsü, onlara yeni dünyalar kazandıracaktır..
Ancak;
Zaman zaman yaşadığımız bu toplumda anlamaya ve anlamlandırmaya  çalıştığımız yolculuktaki riyakarlıklar içimizi kanatır..
Düşte, düşüncede çok güzel insanlar var; reel hayata iniyorsunuz umutlarımız teker teker bitiyor.
Yerelde ve genelde yaşananlar aşikar..
“Ekmeğini yediğimiz suyunu içtiğimiz bu memlekete bir çivi çakmak için çaba sarf edenleri alkışlamak erdemliktir.” ifadelerini bile kullanınca birileri hemen “Acaba ne çıkarı var?” yakıştırması yapmakta “AR” etmez olmuş.
Nerede kaldı hoşgörü?
Ayrıştıran değil yaklaştıran "hoşgörülü" olmakta erdemliliktir..
Hepimizin gayreti de bu yönde olmalıdır.
Gerisi laf-ı Güzaf...
 

İNEĞİ KİM ALDI?

Güzel bir hikaye vardır, onu sizlerle paylaşmak isterim…

Adamın birisi kötü yoldan kazandığı para ile bir inek almış.Sonra,yaptıklarından pişman olmuş.Ne yapacağını bilmez bir halde dolaşırken aklına Hacı Bektaş dergahı gelmiş.
O zamanlar dergahlar aşevi olarak insanlara hizmet vermektedir.
Adam,kirli parayla aldığı ineği dergaha hediye ederek hem sevap işlerim hem de bu yükten kurtulurum diye düşünmüş ve varmış Hünkarın huzuruna.
Hacı Bektaş-ı Veli "Helal değil" diye kabul etmemiş ineği.
Adam yaptığı işten bin pişman, çaresiz, kurtulmalı bu yükten.
Çıkmış yola doğru Konya'ya.
"Ya Mevlana durum böyle böyle...kabul et şu ineği de kurtar beni şu yükten" Mevlana kabul etmiş ineği.Adam daha önce Hacı Bektaş'a gittiğini ama Veli'nin ineği kabul etmediğini söylemiş.
"Senin gibi bir ulu kabul eder de ne hikmettir ki Hünkar reddeder" diye sormuş Hz. Mevlana'ya.
Mevlana , "Biz karga isek o bir şahindir,öyle her leşe konmaz.O yüzden biz senin hediyeni kabul ederiz ama Hünkar kabul etmeyebilir" demiş.
Adam düşünmüş, taşınmış...
Biri koca Mevlana diğeri Hünkar HacıBektaş-ı Veli...
Üşenmemiş adam,doğruca Sulucahöyükte almış soluğu...
"Ey Veli,senin kabul etmediğin ineği,Mevlana Hazretleri kabul buyurdu,bu nice iştir,bir anlat bana"
"Dinle ademoğlu,bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanustur.Bizim gönlümüz bir damlayla kirlenebilir,ama onun engin gönlüne bir damla neyler ki...İşte onun içindir ki, kabul etmiştir armağanını."
Birbirlerini kırmayan, yermeyen, dostların sözlerini iyiye yoran, onları yücelten o insanlardan kaldı mı ki...
Yoksa bu insanların
hepsi birer düş müydü?
Ne dersiniz?
Haftanız güzel olsun…

  Bu yazı 3961 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş