Ercan AKYILDIZ
  26-05-2020 20:44:00

Bursa eskiden daha mı güzeldi?

Yazılarımızın gazete sayfalarında ve elektronik ortamda yayınlanmasıyla birlikte, özellikle içerikleriyle ilgili çok sayıda elektronik posta alıyorum.

Bizim yazıların müdavimlerinden olduğunu ifade eden bir okuyucumuz elektronik posta ile; “Eskiden Bursa daha mı güzeldi?”  diye soruyor.

Bu kentte yaşayan herkesin, her kuşağın bir Bursa’sı vardı.

Okuyucumuzun bu sorusu bugünkü yazıma esin kaynağı oldu…

Evet, yaşadığımız tarihe tanıklık eden Bursa bir zamanlar çok güzel bir kentti.

Çünkü;  Bursa’da yaşayan insanlar güzeldi…

Bu insanların, kendilerine göre tutarlı bir ahlak anlayışı, bağlı oldukları gelenek ve görenekleri vardı; bu ahlak çizgisinin temelinde insan sevgisi yatardı, hatır gönül vardı, iyi komşuluk vardı...

Çok eski bir kuşağın temsilcisi sayılmam, genç kuşakla da çok fazla örtüştüğüm bir yanım yok.

Dolayısıyla eskiyle, yeni arasında, kendimi ara yerde, orta bölgede kalmış gibi hissediyorum. Ne çok eskiyim ne de yok yeni ve genç. Geçmişten geleceğe aktarmak istediğim duygu, düşünce ve özelliklerim olduğu için kendimi bir bakıma “taşıyıcı” gibi hissediyorum.

“Eskiden” insanlarımız doğayı seviyor, doğallığı yaşam biçimi olarak benimsiyordu. Bir akarsuyun boşa akmasını kendine dert edinen insanların memleketiydi Bursa...

Köylerinde harman kaldırırken yerdeki karıncanın hakkını gözeten, bu birkaç tane buğday tanesi de onların hakkıdır diyen kimselerin memleketiydi Bursa….

Yoksul komşusuna bir tabak yiyecek vereceği zaman kimseler görmesin diye, akşamın karanlığını bekleyen, o komşunun kapısını sertçe değil, hafifçe çalan  insanların kentiydi Bursa....

Sadelik, gösterişten uzak durmak,  hayır işlerini gizli tutmak, suskunluk, aç gezse bile aç olduğunu belli etmemek gibi erdemli insanların yaşadığı kentti Bursa.

Tüketici değil, üreticiydi bizden önceki kuşaklar yaz kış kendi ürettiğiyle geçinir, ekmeğini çoğunlukla fırında kendi pişirir, zahiresini, salçasını, turşunu, tarhanasını, kendi hazırlar; tatlısını tuzlusunu kendi kotarırdı.

Hazır yiyici değildi.

Şimdiye ait çok önemli bir not: Ekmek elden su gölden anlayışı belirgin bir şekilde hissediliyor, odun kömür parası devletten, destekleme parası devletten, sağlık parası devletten, erzak yardımı Belediyelerden!

Ticaret olumsuz yönleriyle yapılmazdı. Üçe aldığını on üçe satmak, müşteriyi enayi yerine koymak, malın ıskartasını alta gizlemek, esnafının ahlak anlayışında yoktu.

 

Pandemi sürecini takip ettiniz mi?

(Devletin sanki başka işi gücü yokmuş gibi stokçularla, karaborsacılarla uğraşmak zorunda kaldı)

Özellikle büyükşehir zabıta ekipleri 24 saat bu ahlak yoksunlarıyla mücadele etti.

Şunu ifade etmek istiyorum; Eskiden “Vicdan” vardı insanlarımızda, vicdan!

Küçükler yetişir, büyüklerinden vicdanlı olmayı öğrenirlerdi

Bizim zamanımızda böyle bir ticaret anlayışı, böyle esnaf ahlakı yoktu. Tüccarın gözü kazanç hırsıyla kanlanmış değildi!

“O yüzden eskiden Bursa çok daha güzel bir yerdi” ifadeleri geçmişe özlemin bir yansımasıdır.

İbadetin de sade, samimi ve gösterişsizdi Bursa. Allah inancının ticaretini (ve de hepsinden önemlisi siyasetini) yapanları yadırgardı. Camiye varmadan başına takke geçirenlere ham softa gözüyle bakılırdı. Bir acı söz edeceği ya da bir kötü iş yapacağı zaman insanlar, “Allah’ın gönlüne hoş gelmeyebilir” diye kendi kendini frenlerdi

Faizcilikle geçinenlere iyi gözle bakılmazdı. (Allah aşkına şimdiye dönüp bir bakın, büyük esnaf genellikle faizcilikle ticari faaliyetlerini yönlendiriyor

İnsanı bunaltanın, bir gün bunun bedelini ödeyeceğine inanılırdı.

Zalimi, vicdansızı, açgözlüyü, ahlaksızı kendinden saymazdı. Bütün o siyah beyaz Türk filmlerinde, hep ezilenlerin kadersizliğine ağlar, kötülere karşı öfke duyardı Bursa’da yaşayan insanlar.

İnsanlar arasına fitne sokanı, fitneciyi kınardı. Fitnecilerden uzak durulurdu. Haya ederdi, hayasızlara fırsat vermezdi.

Ev yaptırana, oğlunu evlendirene iş kurana yardım eli uzatılırdı. Hiç kimse ölüsüyle baş başa bırakılmaz; cenazeler komşularca kaldırılır, cenaze evi aşsız bırakılmazdı. (Allah’tan şimdi belediyeler bu işi yapıyor.)

Kimsenin arkasından konuşulmaz “gıybet etmek ölü eti çiğnemektir” denilirdi. (Gelinen noktada maazallah, üç kuruşluk menfaat için insanların açıklarını arayan ahlaksızlar cirit atıyor.)

İşte yaşadığımız kent tüm bunlardan ötürü eskiden güzeldi diyorum…

Vicdanı, utanması olan, vakur, tok gözlü, sade, çalışkan, doğayı seven, acizleri koruyan, insanlara belden aşağı vurmanın aşağılık olduğunu bilen insanların güzelliğiydi aslında BURSA’nın güzelliği…

Varın bugünün tahlillerini sizler yapın.

Geçmiş Bayramınız mübarek olsun…

  Bu yazı 4330 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş